Bugün rotamızı Avrupa’nın batı ucuna, Atlantik kıyılarına uzanan bir ülkeye çeviriyoruz: Portekiz. Öğleden sonra saat 15:30’da İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde buluşuyor, pasaport ve bagaj işlemlerimizi tamamladıktan sonra Pegasus Hava Yolları’na ait PC 1561 sefer sayılı direkt uçuşumuzla saat 18:25’te Lizbon’a doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık dört saatlik bir yolculuğun ardından yerel saatle 21:15’te, tarih ve modernizmin zarif bir uyumla harmanlandığı Lizbon’a varıyoruz. Varışımızın ardından bizleri bekleyen aracımıza geçiyor ve otelimize doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca renkli fayanslı binalar, nostaljik tramvay hatları ve akşamın sakinliğinde parlayan Tejo Nehri, Lizbon’un bize fısıldadığı ilk hoş geldin cümleleri oluyor. Yol yorgunluğunu atmak üzere otelimize yerleşiyor, ertesi gün başlayacak keşif dolu serüven için dinleniyoruz.

KONAKLAMA OTELİ: 4* Ramada by Wyndham Lisbon v.b

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından Portekiz’in eşsiz doğası ve mimarisiyle bezenmiş büyüleyici rotalarına doğru yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Lizbon’un batısında yer alan ve zarif sahil kasabalarıyla ünlü Cascais. 19. yüzyılda kraliyet ailesinin yazlık ikametgahı olarak ün kazanan bu şık yerleşim yeri, günümüzde huzurlu plajları, balıkçı limanı ve pastel renkli binalarıyla dikkat çekiyor. Gezimiz sırasında Cascais Kalesi, Yat Limanı ve dalgaların sert kayalara çarparak oluşturduğu görkemli doğa oluşumu Boca do Inferno (Cehennem Ağzı) bizleri karşılıyor. Ardından geleneksel taş sokakları, butik kafeleri ve deniz esintisiyle bezeli meydanlarında kısa bir serbest zaman veriyoruz. Cascais’in dinginliğinden ayrıldıktan sonra, Avrupa kıtasının en batı ucu olan ve “Kıtanın bittiği yer, denizin başladığı nokta” olarak bilinen Cabo da Roca (Roca Burnu)’na ulaşıyoruz. Atlantik’in engin maviliğine karşı kayalık bir tepeye kurulmuş, 1772 tarihli fenerin yanında fotoğraf molası veriyor, bu etkileyici noktada unutulmaz kareler yakalıyoruz. Öğle saatlerinde rotamızı, masalsı sarayları ve efsanevi atmosferiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sintra'ya çeviriyoruz. Yemyeşil tepeler arasına gizlenmiş, renkli kuleleriyle gökyüzüne selam veren Palacio da Pena (Pena Sarayı)’na çıkmak üzere bizleri bekleyen özel araçlarımıza biniyoruz. Sarayın iç mekânlarını rehberimizin anlatımı eşliğinde keşfederken, Romantizm akımının mimari yansımalarına ve Portekiz kraliyet tarihine tanıklık ediyoruz. Sonrasında Sintra merkezine geri dönüyor, dış mimarisi kadar mistik havasıyla da büyüleyen Quinta da Regaleira, gizemli yer altı geçitleri ve İnisiyasyon Kuyusu’nun hikâyeleriyle bizleri karşılıyor. Dileyen misafirlerimiz bu etkileyici yapılarda serbestçe zaman geçirebilirken, bölgenin geleneksel tatlarını ve dokusunu deneyimleme fırsatı da buluyor. Gezimizin son bölümünde, Lizbon’un kuzeyine doğru ilerleyerek Portekiz’in tarihi ve akademik başkentlerinden biri olan Coimbra'ya ulaşıyoruz. 1290 yılında kurulan ve Avrupa’nın en eski üniversiteleri arasında yer alan Coimbra Üniversitesi'nin bulunduğu bu şehirde; Sen Nova Katedrali, Santa Clara-a-Velha Manastırı gibi önemli yapıları panoramik olarak görüyor ve rehberimiz eşliğinde şehri keşfediyoruz. Akşam saatlerinde otelimize yerleşiyor ve dileyen misafirlerimizle, Coimbra’nın karanlık sokaklarından yükselen ve sadece erkek sanatçılar tarafından söylenen, geleneksel “Fado de Coimbra” ezgilerini dinlemek üzere siyah pelerinli müzisyenlerin sahne aldığı kafeleri keşfe çıkıyoruz.

KONAKLAMA OTELİ: 4* CONIMBRIGA HOTEL DO PACO V.B

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, rotamızı kuzeye çeviriyor ve Portekiz’in ruhani merkezi olarak kabul edilen, köklü geçmişi ve mimarisiyle “Portekiz’in Roma’sı” olarak anılan Braga şehrine doğru yola çıkıyoruz. Katolik dünyasında önemli bir yere sahip olan bu şehirde, tarih adeta canlı bir film sahnesi gibi önümüzde açılıyor. 11. yüzyılda inşa edilen Braga Katedrali, zarif Nova Kemeri, etkileyici Belediye Sarayı ve Bahçeleri eşliğinde geçmişle bugünü harmanlayan bir yürüyüşe çıkıyoruz. Şehrin en hareketli caddesi olan Avenida da Liberdade boyunca yapacağımız kısa bir kahve molası, Porto’nun ön sözü gibi olacak. Ardından, Barok mimarinin en göz alıcı örneklerinden biri olan ve dünya çapında tanınan Bom Jesus do Monte Tapınağı’na ulaşıyoruz. Suyun gücüyle çalışan Avrupa’nın en eski füniküleriyle merdivenlerin zirvesine keyifli bir yolculuk yapıyor, tepede bizleri karşılayan göz kamaştırıcı peyzaj, zarif bahçeler ve panoramik manzaranın tadını çıkarıyoruz. (Füniküler geçiş ücreti programa dahil.) Braga’da geçirdiğimiz manevi ve estetik dolu saatlerin ardından, ülkenin ikinci büyük şehri olan, tarih ve sanatın Douro Nehri ile kucaklaştığı Porto’ya doğru yola çıkıyoruz. Renkli evleri, sarı tramvayları ve zarif meydanlarıyla büyüleyici bu şehir, sizi ilk anda etkisi altına alacak. 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Porto'da; şehre hakim konumda yükselen Porto Katedrali (Sé do Porto), binlerce mavi-beyaz seramik karoyla Portekiz tarihini nakşeden Sao Bento Tren İstasyonu, 76 metre yüksekliğiyle dikkat çeken Clérigos Kulesi, ve J.K. Rowling’in ilham kaynaklarından biri olan Livraria Lello Kitabevi’ni görüyoruz. Ardından, Gustave Eiffel’in öğrencisi tarafından tasarlanan ve iki kıyıyı birbirine bağlayan Dom Luís I Köprüsü'nün üzerinden geçiyor, Ribeira Bölgesi’ne ulaşıyoruz. Bu bölgedeki Arnavut kaldırımlı sokaklarda vereceğimiz serbest zaman boyunca, Porto’ya adını veren dünyaca ünlü şarapları tadabilir, nehir kenarındaki restoranlarda Portekiz mutfağının lezzetlerine kendinizi bırakabilirsiniz. Günün sonunda Porto’daki otelimize yerleşiyoruz.

KONAKLAMA OTELİ: 4* HOLIDAY INN PORTO GAIA V.B

Renkli teknelerin şehri Aveiro’dan, okyanus kıyısında duayen bir manastır kenti Nazaré’ye ve surlarla çevrili masalsı Obidos’a... Otelimizdeki kahvaltının ardından Porto’ya veda ediyor ve güne, “Portekiz’in Venedik’i” olarak anılan Aveiro ile başlıyoruz. Rengarenk boyanmış geleneksel “moliceiro” tekneleriyle süslenmiş kanalları, Art Nouveau mimarisi ve pastel tonlardaki evleriyle, Aveiro tam anlamıyla fotoğraf severlerin hayalini kurduğu bir şehir. Şehrin sembolü olan yumurtalı tatlı “ovos moles” ile küçük bir lezzet molası veriyoruz. Sonrasında rotamızı, Portekiz’in en kutsal topraklarına çeviriyoruz. Fátima, sadece Portekiz için değil tüm Katolik dünyası için bir hac merkezi olarak kabul edilir. 1917’de üç çoban çocuğa Meryem Ana’nın göründüğü iddiasıyla ünlenen bu kutsal şehirde, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin duasına tanıklık eden Fátima Bazilikası, Azizler Mezarlığı, Dualar Alanı ve Şapelinhas olarak bilinen küçük tapınakları görme fırsatımız olacak. İnanç dolu dakikaların ardından, okyanus esintisinin ruhu sardığı balıkçı kasabası Nazaré bizleri bekliyor. Uçsuz bucaksız Atlantik kıyısı, pastel renkli balıkçı tekneleri ve falezlerden yükselen nefes kesici manzaralar eşliğinde Nazaré’nin sıcakkanlı ruhunu hissedeceğiz. Dileyen misafirlerimiz, dev dalgalarıyla sörf dünyasında efsaneleşmiş bu sahilde deniz kıyısında yürüyüş yapabilir, deniz ürünleriyle dolu bir öğle yemeği molası verebilir. Ve sıradaki durağımız, zamanın neredeyse durduğu hissini veren, masalsı şehir Óbidos. Kale surlarıyla çevrili, Arnavut kaldırımlı sokakları, beyaz badanalı evleri, begonvillerle süslü pencereleriyle bu orta çağ kasabası, adeta yaşayan bir tablo gibidir. Romantik havası ve tarihi dokusuyla büyüleyen bu şehirde, Portekiz’in meşhur vişne likörü “Ginja”yı çikolata bardakta tadabilir, butik dükkanlardan el yapımı hediyelikler alabilirsiniz. Gezi rotamızın bu keyifli finalinden sonra gün batımına doğru Lizbon’a dönüyoruz. Varışımızla birlikte otelimize yerleşiyoruz. Konaklama: Lizbon’daki otelimizde.

KONAKLAMA OTELİ: 4* RAMADA BY WYNDHAM LISBON V.B

Otelimizdeki kahvaltının ardından, Lizbon’daki odalarımızı boşaltıyor ve gün boyunca şehrin zengin tarihini, benzersiz mimarisini ve kültürel dokusunu içeren unutulmaz bir şehir turu için yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Avrupa’nın en uzun köprüsü olan, 17 km uzunluğundaki Vasco da Gama Köprüsü ve ona eşlik eden modern mimarili Vasco da Gama Kulesi. Tagus Nehri’nin üzerinden süzülen bu köprü, şehre kuşbakışı bir selam verir gibi uzanıyor. Manzaraya karşı fotoğraf molamızın ardından yönümüzü, Portekiz’in denizcilik tarihini simgeleyen Kaşifler Anıtına çeviriyoruz. Buradan yürüyüş turumuza başlıyor; İmparatorluk Meydanı Bahçeleri içinden geçerek, Manuelin mimarisiyle göz kamaştıran Jeronimos Manastırını dışarıdan görüyoruz. Ve ardından günün en tatlı molası... 1837 yılından beri aynı tarifle yapılan, sıcacık ve tarçın kokulu Belem Turtası (Pastéis de Belém) tadımı için, Portekiz’in en meşhur pastanesinde duraklıyoruz. (Belem Turtası tadımı fiyata dahildir.) Kıtır hamuru ve krema dolgusu ile ikonikleşmiş bu tatlıyı tadarken bir yandan da çevrenin sakinliğinin tadını çıkarıyoruz. Bu kısa lezzet molasının ardından tekrar aracımıza geçerek, şehrin kalbinde yer alan Praça do Comércio (Ticaret Meydanı) bölgesine ulaşıyoruz. Burada yürüyerek gerçekleştireceğimiz turumuzda; Rua Augusta Takı, 1147’den bu yana ayakta kalan Lizbon Katedrali, şehri yüksekten izleyen St. George Kalesi ve Restauradores Meydanı gibi kentin simgesel yapılarını keşfediyoruz. Son olarak şehrin Champs-Élysées’si sayılan, zarif Avenida da Liberdade Caddesi’nde alışveriş ve serbest zaman için mola veriyoruz. Ünlü markalar, yerel butik mağazalar ve şık kafeler arasında vakit geçirerek Lizbon’a vedamızı yapıyoruz. Belirtilen saatte buluşmamızın ardından havaalanına transferimizi gerçekleştiriyor ve Pegasus Hava Yolları’na ait PC 1562 sefer sayılı uçağımızla saat 22:10’da Lizbon’dan İzmir’e uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz.Varış: İzmir Adnan Menderes Havalimanı – Saat: 05:00 (ertesi sabah) Bir başka masalsı tur programında buluşmak dileğiyle, hoşça kalın...