• BÜYÜK BRİTANYA TURU
  • BÜYÜK BRİTANYA TURU
  • BÜYÜK BRİTANYA TURU
  • BÜYÜK BRİTANYA TURU
BÜYÜK BRİTANYA TURU
  • 1.849,00 EUR
  • Konaklama 4* ve 3* Otellerde Kahvaltı Dahil Konaklama
  • Gezilecek Yerler İngiltere - İskoçya - Kuzey İrlanda - İrlanda - Galler
  • Telefon 0232 364 64 02
  • SİZİ ARAYALIM Tur Programını Yazdır

BÜYÜK BRİTANYA TURU Hakkında Genel Bilgiler

BÜYÜK BRİTANYA TURU

İNGİLTERE - İSKOÇYA - KUZEY İRLANDA - İRLANDA - GALLER

SUN EXPRESS HAVA YOLLARI İLE İZMİR ÇIKIŞLI

4*  ve 3* Otellerde Kahvaltı Dahil Konaklama

Windsor Kalesi, Buckingham Sarayı, Stirling Kalesi Girişleri
Thames Nehri Tekne Gezisi
Holyrood Viski Fabrikası Gezisi ve Tadımı
Belfast - Cairnryan Feribotu ve Tüm Ulaşım Hizmetleri

 

Shakespeare'in Doğduğu Kasaba; STRATFORD

Braveheart'ın Doğduğu Topraklar; STIRLING

Harry Potter'a İlham Veren; TRINITY KOLEJİ VE LONGROOM

Viking Efsaneleriyle; BELFAST

Temple Bar'ın Müzik Dolu Sokakları; DUBLİN

9 Gün 8 Gece

Tur Programı

1. Gün: İZMİR - LONDRA

Sabahın ilk saatlerinde, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nın Dış Hatlar Terminali’nde bir araya geliyoruz. Seyahatin heyecanı ve merakı ile saat 15:40’ta, SunExpress Hava Yolları’na ait XQ 882 sefer sayılı uçağımızla İngiltere’ye , Avrupa’nın en etkileyici başkentlerinden biri olan Londra’ya doğru direkt uçuşumuza başlıyoruz. Yerel saatle 17:55’te Londra'ya varıyoruz Londra’ya. Bir ayağı geçmişte, diğeri gelecekte duran bu şehir; gotik mimarinin ağırlığını taşıyan sokaklarıyla, modern çizgilerde yükselen gökdelenleriyle ilk bakışta büyülüyor insanı.  Havalimanından çıkar çıkmaz rehberimiz eşliğinde panoramik bir şehir turuna başlıyoruz. Big Ben’den Westminster’a, Thames Nehri’nden Trafalgar Meydanı’na uzanan güzergâhta Londra’yı tanımaya, tanırken de hissetmeye başlıyoruz. Gün batımına yaklaşırken, şehir merkezinde vereceğimiz serbest zamanla Londra’nın ritmini kendi adımlarımızla yakalama fırsatı buluyoruz. Akşam yemeği molasının ardından otelimize doğru yola çıkıyor ve dinlenmeye geçiyoruz. Yarın bizi bambaşka keşifler bekliyor…

 

2. Gün: LONDRA

Yeni bir gün, yeni bir keşif… Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Büyük Britanya’nın kalbi sayılan Londra’yı daha yakından tanımak için yola çıkıyoruz. Şehrin ortasından usulca akan Thames Nehri, yüzyıllardır hem yaşamın hem de hikâyelerin taşıyıcısı olmuş. Bugün biz de bu kadim su yolunun izinde, Londra’ya farklı bir pencereden bakmak üzere Greenwich Pier’den nehir gezimize başlıyoruz. Suyun üzerinden, şehrin tarihini ve dönüşümünü izliyoruz. Tower Bridge’in zarif silueti karşımıza çıkıyor, ardından Londra Kalesi’ni selamlayarak yol alıyoruz. Eski ile yeninin iç içe geçtiği bu güzergâhta, Londra Köprüsü ve çağdaş tasarımıyla dikkat çeken Millennium Köprüsü gibi simge yapıları görüyor, Big Ben’in heybetiyle karşılaşıp Westminster Pier’de gezimizi tamamlıyoruz. Yürüyüş turumuz Westminster Köprüsü'nden başlıyor. Parlamento Binası ve Big Ben, nehir kıyısından ihtişamla yükselirken rehberimizin anlatımı eşliğinde bu tarihi mimariyi fotoğraf karelerimize taşıyoruz. Ardından şehrin kalbindeki yeşil sığınaklardan biri olan St. James Parkı’ndan geçiyor, doğayla iç içe huzurlu bir yürüyüşle Buckingham Sarayı’na ulaşıyoruz. Şanslıysak, nöbet değişimi törenine tanık oluyoruz ve ardından özel rehber anlatımıyla sarayın görkemli dünyasını keşfediyoruz. Saraydan ayrılıp Trafalgar Meydanı’na geçiyoruz. Ulusal Galeri’nin önünden geçerken Kral Charles’ın heykeli bizi selamlıyor. Sanatla iç içe ilerleyen rotamızda Dominion Tiyatrosu’nun izinden British Museum’a ulaşıyoruz. Antik Mısır mumyalarından Rosetta Taşı’na, geçmişin sırlarıyla dolu eşsiz eserler arasında zamanda yolculuğa çıkıyoruz. Günün devamında Royal Opera House’un bulunduğu cadde boyunca yürüyüp, renkli sokak sanatçıları, butik dükkânlar ve karakteristik kafeleriyle ünlü Covent Garden’da bir kahve molası veriyoruz. Buradaki serbest zaman sonrası rotamızı sinema ve eğlenceyle öne çıkan Leicester Meydanı’na çeviriyor, ardından Piccadilly Circus’ta Eros Heykeli’nin altında Londra’nın enerjisini hissediyoruz. Günün son durağı, modanın ve alışverişin kalbi Oxford Caddesi. Lüks mağazalar, sokak sanatçıları ve Londra’nın ritmiyle iç içe serbest zamanımızın ardından yeniden buluşarak otelimize dönüyoruz. Londra’daki bu unutulmaz keşif gününün ardından, yarın bizi bekleyen yeni rotalar için dinleniyoruz

3. Gün: LONDRA - WINDSOR - BATH - CARDIFF

Güne otelimizde alacağımız kahvaltıyla başlıyor, ardından İngiltere’nin zarafetle yoğrulmuş tarihî kasabalarından biri olan Windsor’a doğru yola çıkıyoruz. Kraliyet ailesinin yüzyıllardır ikamet ettiği bu kasaba, taş sokakları ve aristokratik havasıyla bizi geçmişin kalbine davet ediyor. İlk durağımız, dünyanın en eski ve en büyük yerleşim kalelerinden biri olan Windsor Kalesi. Giriş ücretleri programımıza dâhil olan bu görkemli yapıda, St. George Şapeli’ni ziyaret ediyor; Kraliçe Mary’e özel tasarlanan büyüleyici Doll’s House’u ve kraliyet düğünlerine, cenaze törenlerine ev sahipliği yapan alanları rehber eşliğinde keşfediyoruz. Kale avlusunda gerçekleşen ve Buckingham Sarayı'ndaki kadar etkileyici olan nöbet değişim törenine de şahitlik ediyoruz. Windsor’dan ayrılıp İngiltere’nin tarih kokan şehirlerinden Bath’a geçiyoruz. Antik Roma dönemine uzanan mirasıyla Bath, adeta taşlara sinmiş bir geçmiş anlatısı gibi… Kentteki gezimize, adını da aldığı Roma Hamamları ile başlıyoruz. Ardından nehrin zarafetle içinden geçtiği Pulteney Köprüsü ve görkemli Bath Manastırı bize zamanın katmanlarını fısıldıyor. 18. yüzyıldan kalma yarım ay şeklinde inşa edilmiş Georgian evleri arasında yapacağımız yürüyüşle bu estetik kentin sokaklarına tanıklık ediyor, her köşede fotoğraflamak isteyeceğiniz görüntülerle karşılaşıyoruz. Ve şimdi rotamızı batıya çeviriyor, Galler’in başkenti Cardiff’e doğru yola çıkıyoruz. Kısa bir yolculuğun ardından varışımızla birlikte şehir merkezini keşfe başlıyoruz. Önce Cardiff Kalesi bizleri karşılıyor. Ardından, Galler’in ruhunu yansıtan önemli yapılardan Llandaff Katedrali’ni ve nefes alabileceğimiz yemyeşil Bute Park’ı görüyoruz. Günün son duraklarından biri ise, geçmişte endüstriyel hareketliliğin kalbi olan ve günümüzde modern bir yaşam alanına dönüşen Cardiff Bay. Deniz kıyısında sıralanmış restoranlar, kafeler ve butik dükkânlarla çevrili bu bölgede keyifli bir serbest zaman geçiriyoruz. Akşam saatlerinde otelimize geçerek hem Galler’e ulaşmış olmanın hem de gün boyu yaşadığımız tarih dolu keşiflerin yorgunluğunu dinlenerek geride bırakıyoruz.

4. Gün: CARDIFF - STRATFORT UPON AVON - CHESTER - LIVERPOOL

Galler sabahına, otelimizde alacağımız kahvaltıyla başlıyoruz. Ardından bizleri bekleyen aracımıza yerleşiyor ve İngiltere’nin edebiyatla anılan en özel köşelerinden birine, Stratford-upon-Avon’a doğru yola çıkıyoruz. Bu sakin kasaba, yalnızca pastoral güzelliğiyle değil, aynı zamanda William Shakespeare’in doğduğu yer olarak da dünya edebiyatının kalbinde yer alıyor. Shakespeare’in doğduğu evin taş duvarları arasında dolaşırken, zaman adeta duruyor. Bahçelerinde dolaştığımız Anne Hathaway’in Kulübesi ise şairin ilham kaynaklarından birine ev sahipliği yapıyor. Stratford’dan ayrıldıktan sonra rotamızı kuzeye, Mersey Nehri’nin iki yakasına kurulmuş eşsiz bir güzergâha çeviriyoruz. Kingsway Tüneli’nden geçerek North Birkenhead üzerinden yol alıyor ve Orta Çağ dokusunu bugüne taşıyan Chester şehrine ulaşıyoruz. Yarı ahşap Tudor tarzı yapıları, daracık sokakları ve Roma mirasıyla bu şehir, gerçek bir açık hava tarih kitabı gibi… Chester’daki keşfimize, İngiltere’nin en iyi korunmuş surlarından biri olan ve şehri çevreleyen 3 kilometrelik şehir surlarında yürüyerek başlıyoruz. Yüksekten bakıldığında kentin mimarisi ve tarihî katmanları bir araya geliyor. Rehberimiz eşliğinde gerçekleştirdiğimiz yürüyüş boyunca, Gotik mimarinin zarif bir örneği olan Chester Katedrali’ni görüyoruz. Ardından, Big Ben’den sonra İngiltere’nin en çok fotoğraflanan saati olan, 1897 yılında Kraliçe Victoria’nın tahta çıkışının 60. yılı onuruna inşa edilen Eastgate Clock önünde bir fotoğraf molası veriyoruz. Şehrin tarihine bir başka pencereden bakmak için yolumuzu 2. yüzyıldan günümüze ulaşan Chester Roma Amfi Tiyatrosu’na çeviriyoruz. Yaklaşık 7.000 kişilik kapasitesiyle Roma döneminin en büyük açık hava tiyatrolarından biri olan bu alan, şehrin kültürel zenginliğini daha da derinleştiriyor. Chester’da geçirdiğimiz bu zamanın ardından, sanatın, müziğin ve futbolun başkenti sayılan, The Beatles ile özdeşleşmiş Liverpool’a doğru yola çıkıyoruz. Şehre varışımızla birlikte merkezde yapacağımız kısa bir oryantasyon turuyla Liverpool’un karakteristik yapısını tanıyor, ardından serbest zamanımızı değerlendirmek üzere şehirde kendi rotamıza yön veriyoruz. Akşam saatlerinde otelimize geçerek dinlenmeye çekiliyoruz.

5. Gün: LIVERPOOL - MANCHESTER - YORK

Liverpool sabahına otelimizde alacağımız kahvaltı ile başlıyoruz. Odalarımızı boşaltıyor ve hem müziğin hem de denizin ruhunu taşıyan bu özel şehirde keşfe çıkıyoruz. Şehrin liman bölgesinden, Kanada Bulvarı üzerinden yürüyüş turumuza başlıyoruz. Mersey Nehri’nin huzur veren manzarası eşliğinde ilerlerken, müziğin efsanelerinden The Beatles Heykeli önünde kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Ardından, grubun hikâyesini detaylarıyla yansıtan Beatles Müzesi’ni dışarıdan görerek şehir merkezine doğru ilerliyoruz. Bir sonraki durağımız, İngiltere’nin en büyük, Avrupa’nın ise beşinci büyük katedrali olan Liverpool Katedrali. Gotik ihtişamı ve manevi atmosferiyle bizleri karşılayan bu yapıdan sonra, içinde sergi salonları ve konser alanları bulunan, Neo-klasik tarzın en etkileyici örneklerinden St. George’s Hall’u ziyaret ediyoruz. 19. yüzyıldan bu yana ülkenin önemli ulaşım merkezlerinden biri olan Lime Street Tren İstasyonu da gezimiz sırasında göreceğimiz yapılar arasında. Verilen kısa serbest zamanla birlikte, Liverpool’un enerjisini kendi adımlarımızla hissetme şansı yakalıyoruz. Serbest zamanın ardından yola çıkıyor, sanayi devriminin doğum yeri kabul edilen, tarih, sanat, futbol ve mimarinin kesişim noktası Manchester’a ulaşıyoruz. Bu kültürel merkezde ilk durağımız, şehrin kalbindeki Manchester Katedrali oluyor. Ardından, büyüleyici Gotik atmosferiyle John Rylands Kütüphanesi ve eski bir sinagogun restore edilmesiyle kurulan Manchester Jewish Müzesi bizi tarihin farklı katmanlarıyla buluşturuyor. Turumuzun sonunda şehrin en büyük alışveriş merkezi olan Manchester Arndale’da serbest zaman veriyoruz. Manchester’daki keşiflerin ardından, İngiltere’nin kuzeyine, tarihi dokusunu neredeyse kusursuz biçimde koruyan York şehrine doğru yola çıkıyoruz. Şehre varışta, bizi ilk karşılayan, 13. yüzyıldan kalma 3,5 km uzunluğundaki şehir surları oluyor. Zamanın katman katman hissedildiği bu şehirde; York Kalesi ve onun kulesi Clifford’s Tower, karanlık geçmişi deneyimlemeye olanak tanıyan York Dungeon Müzesi, ve görkemiyle nefes kesen York Minster Katedrali rehber anlatımları eşliğinde görülecek başlıca yapılar arasında. Ardından, Harry Potter dünyasına ilham vermiş Orta Çağ sokaklarından The Shambles’ta serbest zaman veriyoruz. Arnavut kaldırımları, dar geçitleri ve vitrinlerinde nostalji saklayan küçük dükkânlarıyla bu bölge adeta bir zaman tüneli… Dileyen misafirlerimiz bu vakti; York Çikolata Müzesi, Jorvik Viking Merkezi (İnteraktif Müze) veya Ulusal Tren Müzesi gibi alternatiflerle değerlendirebilir. Günün sonunda buluşarak otelimize yerleşiyor ve geçmişle bugünün ustalıkla harmanlandığı bu özel günü dinlenerek tamamlıyoruz.

6. Gün: YORK - DURHAM - EDİNBURGH

Oteldeki kahvaltımızın ardından valizlerimizi alıyor, İngiltere’nin kuzeyindeki tarih ve zarafet dolu şehirlerinden biri olan Durham’a doğru yola çıkıyoruz. Taş sokaklarında Roma döneminin, kulelerinde Norman mimarisinin izleri bulunan bu şehir, hem doğal güzelliği hem de kültürel mirasıyla bizleri karşılıyor. Gezimize, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Durham Katedrali ile başlıyoruz. Romanesk mimarinin en iyi örneklerinden biri olan bu kutsal yapı, aynı zamanda Harry Potter serisinin bazı sahnelerine ev sahipliği yapmış olmasıyla da hafızalarda yer bulur. Ardından, şehri taçlandıran ve 11. yüzyıldan günümüze ulaşan Durham Şatosunu dışarıdan görüyor, hemen yakınında yer alan, tarihi el yazmaları ve zengin kitap koleksiyonuyla ünlü Palace Green Kütüphanesine göz atıyoruz. Wear Nehri üzerinde kurulmuş, şehri katedrale bağlayan taş kemerli Farmwellgate Köprüsü, bizi Orta Çağ’dan bir sahnenin içine davet ediyor. Durham’da kısa bir serbest zamanın ardından yeniden bir araya geliyor, yolculuğumuzu Birleşik Krallık sınırları içerisinde kuzeye çeviriyoruz. Doğal manzaralar eşliğinde, Kuzey Denizi kıyılarının serin rüzgârını hissederek, İskoçya’nın başkenti Edinburgh’a ulaşıyoruz. Bu şehir, Orta Çağ ve Georgian dönemine ait mimarisiyle yalnızca taşları değil, zamana yayılan ruhuyla da insanı içine çeken bir yer. UNESCO tarafından koruma altına alınan tarihi dokusuyla bizleri büyülüyor. Edinburgh’taki ilk durağımız, geçmişi 12. yüzyıla uzanan, başlangıçta dini bir yapı olarak inşa edilen ve zamanla bir saraya dönüşerek kraliyet ikametine ev sahipliği yapan Holyrood Sarayı oluyor. Yol boyunca, şehrin prestijli eğitim kurumlarından Kraliyet Lisesi, Edinburgh Müzesi gibi pek çok tarihî yapıyı da gözlemleme imkânı buluyoruz. Bu kültürel mirasın ardından, İskoçya’nın bir başka ikonik değeri olan viskiyle tanışmak üzere viski tadım merkezine geçiyoruz. Burada maltın nasıl işlendiği, damıtıldığı ve yıllar boyunca nasıl olgunlaştırıldığına dair uygulamalı anlatımlarla, damakta kalacak bir deneyim yaşıyoruz. Tadım turunun ardından, Edinburgh’un ünlü alışveriş caddesinde serbest zaman veriyoruz. Tarihi binalar, kitapçılar, sanat galerileri ve geleneksel kilt mağazalarıyla çevrili sokaklarda özgürce dolaşabileceğiniz bu zaman diliminin ardından buluşarak otelimize geçiyor ve İskoçya’daki ilk gecemiz için dinlenmeye çekiliyoruz.

7. Gün: EDİNBURGH - STIRLING - GLASGOW

İskoçya sabahına, Edinburgh’taki otelimizde alacağımız kahvaltıyla başlıyoruz. Günümüz, şehrin sessiz ve zarif yüzlerinden biriyle başlıyor: Dean Village. Vaktin 18. yüzyılda donduğu hissini veren bu büyüleyici köy, tarihi su değirmenleri, taş evleri, işçi sınıfına ait eski atölyeleri ve pastel tonlardaki taş balkonlarıyla adeta bir tabloyu andırıyor. Fotoğraf tutkunları için adeta açık hava stüdyosu olan bu köyde, 1880’lerde inşa edilen ve dönemin yaşam koşullarını yansıtan Well Court binasını da görüyor, köyün tarihini rehberimizden dinliyoruz. Bu nostaljik başlangıcın ardından rotamızı tekrar şehir merkezine çeviriyor, Edinburgh’un tarihi sokaklarında yürüyüş turuna başlıyoruz. İlk durağımız, şehri yüksekten izleyebileceğimiz etkileyici bir manzara noktası olan The Vennel Viewpoint. Buradan, volkanik bir kayanın üzerinde yükselen ve İskoç Krallığı’nın sembolü hâline gelmiş Edinburgh Kalesi’ni tüm görkemiyle izliyoruz. Ardından, kentin eski şehir bölgesinde yer alan Grassmarket ve rengârenk vitrinleriyle ünlü Victoria Street boyunca yürüyerek hem alışveriş hem de fotoğraf molaları veriyoruz. Kısa bir yolculukla ulaştığımız Falkirk bölgesinde, İskoç mitolojisinin en görkemli sembollerinden biri olan The Kelpies heykelleri bizleri bekliyor. Her biri 30 metre yüksekliğinde ve 300 ton ağırlığındaki bu devasa at başları yalnızca heykel değil, aynı zamanda İskoç halkının atlarla kurduğu derin bağın simgesi. Rehberimiz eşliğinde hem mitolojik hem de teknik anlatımları dinliyor, yakınındaki Falkirk Wheel adlı döner tekne asansörünü de görme fırsatı buluyoruz. Sonrasında İskoç tarihinin altın sayfalarına ev sahipliği yapmış olan, Orta Çağ atmosferiyle büyüleyen Stirling şehrine doğru ilerliyoruz. Burada, İskoçya’nın bağımsızlık mücadelesinde kritik rol oynamış olan ve Kraliçe Mary’nin taç giydiği Stirling Kalesi’ni ziyaret ediyoruz. Ardından, Cesur Yürek (Braveheart) filmine ilham veren William Wallace Heykeli önünde fotoğraf molası veriyor ve rehberimizden bu kahramanın hikâyesini dinliyoruz. 1314 yılında kazanılan büyük zaferin yaşandığı Bannockburn Muharebe Alanı da göreceğimiz yerler arasında. Tarihin izlerini taşıyan bu rotadan sonra İskoçya’nın en büyük, Britanya’nın ise üçüncü büyük şehri olan Glasgow’a doğru yola çıkıyoruz. Şehir girişinde, mimarisiyle dikkat çeken Sherbrooke Mosspark Parish Kilisesi’ni, ardından Glasgow Katedralini görüyoruz. Ziyaret edeceğimiz bir diğer önemli yapı, ülkenin en zengin koleksiyonlarından birine sahip olan Kelvingrove Sanat Galerisi olacak. Günün sonunda Glasgow’un en ünlü alışveriş caddesi olan Buchanan Street’te verilecek serbest zamanda, ister alışveriş yapabilir, ister şehrin ritmini izleyerek bu büyük metropole tanıklık edebilirsiniz. Ardından buluşarak otelimize geçiyor ve bu yoğun ama büyüleyici günü dinlenerek tamamlıyoruz.

8. Gün: GLASGOW - BELFAST - DUBLIN

Sabahın erken saatlerinde otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, İskoçya’dan Kuzey İrlanda’ya uzanacak olan yolculuğumuz için limana hareket ediyoruz. İrlanda Denizi'nin serin yüzeyinde, yaklaşık 2,5 saat sürecek bir feribot yolculuğuyla Belfast limanına ulaşıyoruz. Yeşilin ve grinin arasında, tarih ve kültürle yoğrulmuş bu şehir, bizleri Lagan Nehri'nin kıvrımları boyunca karşılıyor. İlk durağımız, 1906 yılında inşa edilen, barok tarzı mimarisiyle Belfast Belediye Binası oluyor. Geniş bir alana yayılmış bu ihtişamlı yapı; kubbesi, vitraylarla bezeli salonları ve mermer zeminleriyle yalnızca mimari değil, adeta sanatsal bir anlatı sunuyor. Ardından rehberimizin anlatımıyla, şehirde uzun yıllar boyunca iz bırakmış politik çatışmaların mekânı olan Barış Duvarlarını görüyor, tarihsel bir dönemin sessiz tanığı olan bu yapıları anlamaya çalışıyoruz. Gezi rotamızın devamında, Avrupa’nın en etkileyici müzelerinden biri kabul edilen, Titanik Belfast Müzesine gidiyoruz. Ünlü transatlantiğin inşa edildiği tersane alanında yer alan bu müze, geminin yapım sürecinden batışına ve küresel etkisine kadar birçok sahneyi interaktif sergilerle yaşatan modern bir tarih durağı. Sonrasında şehrin kalbindeki alışveriş ve yaşam merkezi olan Donegall Place’te kısa bir serbest zaman sunuyoruz. Ardından, Lagan Nehri’nin diğer yakasına geçerek Stormont Sarayını ziyaret ediyoruz. Kuzey İrlanda Meclisi’ne ev sahipliği yapan bu neoklasik yapı, yalnızca mimarisiyle değil, çevresini saran yemyeşil bahçeleriyle de göz alıcı bir atmosfer sunuyor. Belfast gezimizi tamamladıktan sonra, İrlanda Denizi boyunca güney rotasında ilerleyerek, bu kez İrlanda Cumhuriyeti’nin başkenti Dublin’e doğru yola çıkıyoruz. Varışımızla birlikte rehberimizin kısa bilgilendirmeleri eşliğinde kentin merkezine ulaşıyor, hem kültürel geçmişi hem de edebi mirasıyla dikkat çeken bu şehirde serbest zaman sunuyoruz. Günün sonunda, Dublin’in simgelerinden olan Temple Bar bölgesinde kısa bir mola veriyor, rengârenk pubların ve Arnavut kaldırımlı sokakların arasında Dublin’in enerjisini hissediyoruz. Ardından otelimize geçerek dinlenmeye çekiliyoruz.

9. Gün: DUBLIN - IZMIR

Son günümüzü, İrlanda’nın büyüleyici başkenti Dublin’in kalbinde geçiriyoruz. Otelimizdeki kahvaltının ardından şehri keşfetmek üzere yola çıkıyor, tarihle iç içe geçen sokaklarında unutulmaz bir güne başlıyoruz. İlk durağımız, adeta bir zaman kapsülü gibi bizi karşılayan Trinity College. Üniversitenin kütüphanesinde yer alan, 9. yüzyıldan kalma Book of Kells – el yazması bir İncil – eşsiz süslemeleri ve tarihî değeriyle bizi büyülüyor. Harry Potter filmlerindeki Hogwarts kütüphanesine ilham kaynağı olmuş olan Long Room, yalnızca kitaplarıyla değil, atmosferiyle de hafızalara kazınıyor. Dublin'in tarihine uzandığımız yürüyüşümüzde sıradaki durak, 13. yüzyıldan günümüze ulaşan Dublin Kalesi. Ardından, 1191 yılında inşa edilmiş olan ve İrlanda'nın en büyük katedrali kabul edilen St. Patrick’s Katedrali’ni ziyaret ediyor, Jonathan Swift’in mezarı başında Gulliver’in izlerini anıyoruz. İrlanda bağımsızlık mücadelesinde önemli bir simge hâline gelmiş, geçmişin acılarını sessizce taşıyan Kilmainham Hapishanesi de ziyaretimizde yer alıyor. Son olarak, Dublin’in sembollerinden biri olan ve geçmişte üzerinden geçmek için yarım penny ödenen Ha’penny Bridge’i görüyor, ardından kentin ruhunu hissetmek için Grafton Street ve St. Stephen’s Green çevresinde serbest zaman sunuyoruz. Bu zaman dilimi ister son alışverişlerinizi yapmak, ister bir park bankında oturup Dublin’i son bir kez izlemek için güzel bir fırsat…

Belirlenen saatte buluşarak Dublin Havalimanı’na geçiyor, XQ 887 sefer sayılı SunExpress uçuşumuzla saat 16:40’ta İzmir’e doğru yola çıkıyoruz. Yerel saatle 23:05’te İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na iniş yapıyor ve bu unutulmaz yolculuğumuzu burada sonlandırıyoruz. Her taşında tarih, her köşesinde bir hikâye saklı bu eşsiz Britanya turunun ardından, bir başka keşifte yeniden buluşmak dileğiyle vedalaşıyoruz...

Fiyata Dahil Olan Hizmetler

  • SunExpress Hava Yolları ile İzmir – Londra / Dublin – İzmir gidiş–dönüş uçak bileti ve tüm liman vergileri
  • Programda açıkça belirtilmiş tüm şehir ve kültür turları
  • 4* ve 3* otellerde, kahvaltı dahil 8 gece konaklama
  • Buckingham Sarayı ziyareti ve giriş ücreti (fiyata dahil!)
  • Windsor Kalesi ve Stirling Kalesi gezileri (giriş ücretleri dahil)
  • Holyrood Viski Fabrikası ziyareti ve tadımı (üretim süreçleriyle birlikte)
  • Belfast – Cairnryan feribot bileti
  • Program boyunca konforlu, lüks otobüs ile tüm şehirlerarası ulaşımlar
  • Thames Nehri gezisi (tekne turu)
  • Tüm konaklamalara ait turist şehir vergileri
  • Tüm şehir giriş ücretleri, bölgesel gümrük vergileri
  • Tüm otoban ve otopark ücretleri
  • Profesyonel Türkçe rehberlik hizmeti
  • Zorunlu TÜRSAB seyahat güvence paketi, mesleki sorumluluk sigortası, yurtdışı sağlık sigortası ve iptal güvence teminatı (Not: 65 yaş üzeri misafirler için sigorta kapsamında ek prim uygulanır.)

Fiyata Dahil Olmayan Hizmetler

  • Yurtdışı çıkış harcı (Güncel bedel yolcu tarafından mobil uygulama, bankalar ya da havalimanı üzerinden ödenebilir.)
  • Program dışında, misafirlerin tercihiyle yapılacak kişisel müze, ören yeri ve saray ziyaretleri
  • Öğle ve akşam yemekleri, yemeklerde alınacak alkollü/alkolsüz içecekler
  • Otel ekstraları, kişisel harcamalar ve alışverişler
  • Rehber ve şoför bahşişleri (isteğe bağlıdır, teşekkür amaçlıdır)

Tur Hareket Detayları

Kalkış Yerleri:
    Tur Hareket Tarihleri:
    30 Temmuz

    Fiyatlar

    Tur Fiyatları
    TarihMüsaitlikİki Kişilik Odada
    Kişi Başı
    Tek KişiEk Yatak1. ÇocukTaksitler
    30.07.2025Müsait1.849,00 €2.399,00 €1.849,00 €0 - 2 Yaş 249,00 €
    3 - -12 Yaş 1.829,00 €
    Taksitler »
    Daha Fazla

    Vize Bilgileri

    Umumi ve Yeşil Pasaport Sahibi Türk vatandaşlarına vize gerekmektedir.

    E-POSTA LİSTESİ
    E-posta listemize katılın Fırsatlardan ilk siz haberdar olun!